İnsanların hayatlarında belli dönemler vardır ve bu dönemlerin her biri insan için yeni eğitim sezonunun başlangıcı gibidir. Her dönem birey için biraz daha olgunlaşma kapısıdır. İlk yetişkinlik dönemine kadar olan dönemlerde ailenin mesuliyetleri vardır. Özellikle iki dönem vardır ki, oldukça karmaşık ve çocuk için oldukça önem arz eden dönemlerdir. Egosantrik (benmerkezci) dönem 3-6 yaş ve Ergenlik dönem 11- 20 yaş. Her iki dönem içinde hâkim duygu, ben duygusudur. Çocuk her şeyi kendisi yapmak ister her konuda anne babaya zorluk çıkarır ve inatlaşır. Her iki dönemin de birbirine benzeyen çok fazla özelliği vardır. Ergenlik dönemi birçok ebeveynin korkulu rüyasıdır âdeta. Bu nedenle ebeveynler tedbirli olmak isterler ve bu dönemin hususiyetleri konusunda bilgi edinme çabaları vardır. Ve çabalarında da oldukça haklıdırlar, çünkü günümüz koşullarında ergenin zarar görmeden bu dönemi atlatması ve ailesi ile çatışmaların en asgari seviyede olabilmesi için hassas olunması gerekir. Ancak bu dönem kadar önem arz eden bir başka dönem de vardır ki; o da egosantrik dönem olan (3-6) yaş dönemidir. Egosantrik dönem çocuğunun ergene benzeyen hususiyetleri nedeni ile ben bu dönemi ilk ergenlik olarak tanımlanır. Çocuklar 3-6 yaş egosantrik dönemi ne kadar sağlıklı geçirilebilirse yaşamın diğer dönemleri de bu denli sağlıklı olur.
Bazen Atölyelerimde annelerim soruyor işte bunun nedeni hem yaşa hemde ben merkezcil olduğu bir dönemden kaynaklanmaktadır.
Çocuğun dünyayı ve bu dünya içinde kendini keşfettiği dönemdir.
Bu dönemde çocuk tüm dünyanın merkezinde olduğunu ve dolayısıyla isteklerinin mutlaka gerçekleşmesi gerektiğini düşünür.
Soyut olanı düşünemez ve bu nedenle kendisine anlatılanların somutlaştırılması gerekir.
Sahiplenme duygusu oluşmuştur.
Paylaşmayı reddedebilir.
En iyi öğrenme şekli modelleyerek öğrenmedir.
Anne ve Baba'nın en büyük rol model olduğunu unutmamalıyız.
Daha sonra okul öncesi çağında rol model olma bizler yanı Öğretmenlere devrediliyor .
Ebeveynler neler yapabilir: Çocuk tüm hayatı boyunca öğreneceği bilgi ve davranışların büyük bir kısmını 3-6 yaş (egosantrik) döneminde öğrenir. Temel niteliğinde olan bu dönem yeterince üzerinde durulmadan ve negatif davranışların kazanıldığı bir süreç hâlinde geçerse ilerleyen yaşam dönemlerinde kişilik binası zarar görme veya çökme tehdidiyle karşı karşıya kalır. Bu dönem ne kadar sağlıklı geçerse ergenlik dönemi de o denli pozitif geçer.
Nasıl bir çocuk istiyorsanız öyle ebeveyn olun: Çocuğunuzun sizi modellediğini unutmayın. Çocuğunuza kazandırmak istediğiniz davranışları evvela siz uyguluyor olmalısınız. Ya da çocuğunuzda görmek istemediğiniz davranışlar konusunda öncelikle siz hassas davranmalısınız.
Çocuğunuzun bağırmamasını istiyorsanız bağırmamalı, yalan söylemesini istemiyorsanız, kesinlikle yalan söylememelisiniz. Veya kitap okuma alışkanlığının olması için onun yanında kitap okumalı, nezaketi öğrenmesi için ona nezaketli tavırlar sergilemelisiniz.
Çocuğun inadını tahrik etmeyin: Kendi “ben”ini keşfeden çocuk istekleri gerçekleşinceye kadar ısrar edebilir. Çocukla inatlaşmak kesinlikle yapılmaması gereken bir davranıştır. İnat anında çocuğun dikkatinin dağıtılması veya kendisine alternatifler sunularak birini seçmesi sağlanmalıdır.
Paylaşmayı öğrenmesi için zorlamayın: Bu dönem çocuğu olan ebeveynler çocuklarının bencil olacağı kaygısıyla, onlara paylaşmayı öğretmek isterler. Çocuğa elindekini ısrarla arkadaşı veya kardeşi ile paylaşması istenmemelidir. Çocuk istemeyerek paylaşırsa ve bunun sonucunda mutsuz olursa paylaşmayı sevmesi ve dahası öğrenmesi düşünülemez. Paylaşması için siz çocuğunuzla bir şeylerinizi paylaşın. Mesela ona şeker alıp hadi paylaşalım demek yerine, şekeri kendinize aldığınızı söyleyip siz onunla paylaşın.
Çocuğum Her Şeyi Yapmak İstiyor (İnatlaşma):
Bu dönemde en sık görülen davranışlardan bir diğeri de aşırı inatlaşmadır. Yani çocuğun her şeyi kendisin yapmak istemesi ve bu konuda diretmesidir. Çocuklarda görülen bu “inatlaşma”nın altındaki düşünce, çocukların dünyayı keşfetme, meraklarını giderme ve bağımsız birey olma isteğidir. Çünkü bu dönemde çocuk kendi başına yürüyebilmekte, bazı yerlere ulaşabilmekte, isteklerini anlatmak için kelimeler kullanabilmekte, eline bir şeyler alıp yiyebilmekte, hatta tuvaletini bile söyleyebilmektedir. Bütün bunları yapabildiğine göre kendi başına giyinebileceğini, kıyafetlerini ve yemeklerini seçebileceğini, gezmeye nereye gidebileceğini kararlaştırabileceğini düşünür.
Çocuğunuz çevredeki eşyaları, size ait olsun ya da olmasın sahiplenmeye çalışır. Hatta kız çocuğu annesinin eşyalarını karıştırır, ayakkabılarını giyer, parfümlerini üzerine sıkar. Erkek çocuğu ise babasının tıraş köpüğünü alır ve yüzüne sıkar, kolonyasını döker, kravatını ya da arabasının anahtarını alır. Çocukda görülen bu davranışlar normaldir. Çünkü çocuklar bu dönemde sahiplenme şuuru edinirler.
Bu dönemde çocuklar tutarsız davranışlar sergiler. Yemek ister sonra vazgeçer, çarşıda önce küçük bebek almak ister sonra vazgeçip pelüş oyuncaklardan almak isterler. Bütün bu davranışların karşısında anne baba sabretmelidir.
Neler Yapabilirim?
Çocukların bu davranışlarına kesinlikle şiddetle karşılık verilmemelidir. Bu şiddet çocukta hem inatçılığı hem de başına buyrukluğu daha da artıracaktır.
Çocuklar sizi hiç olmadık yerlerde o kadar çok zorlayacaktır ki, adeta sabrınızı taşıracak ve onların isteğine boyun eğmenizi sağlamaya çalışacaklardır. Her şeyden önce bu davranışlarına karşı soğukkanlılığınızı korumaya çalışmalısınız.
Çocuğunuz yemek yeme konusunda sizinle inatlaşabilir. “Bu yemeği çabuk yiyeceksin, yoksa seni cezalandırırım.” İfadesi yerine, “Yemeğini çiçekli tabağında mı, yoksa mama tabağında mı yemek istersin?” şeklinde bir yaklaşım, çocuğunuza bir alternatif sunacaktır. Buda çocuğunuzda seçmenin mutluluğunu uyandıracaktır.
Çocuğunuz inatçılığa başladığı an onu sakinleşene kadar bekleyin. Misafir olduğunuz bir yerde çocuğunuz kendisine ait olmayan bir şeyi aldı ve “Benim” diyerek sahiplendi. Ne yaparsınız? Burada çocuğa, “Çabuk onu yerine bırak!” şeklinde vermiş olduğunuz tepkiye çocuğunuz, “Hayır” diyerek karşılık verecektir. Çocuğun ilgisini başka yönlere çekip, sahiplenmiş olduğu o eşyayı elinden sakince alırsınız ve daha sonra bu eşyayı verdiği için teşekkür ederek onu ödüllendirmiş olursunuz.
Çocuğunu duvarları ve kapıları çiziyorsa, eşyaları kırıp döküyorsa, ortalığı dağıtıyorsa ona fazla sinirlenmeyin. Yapılması gereken öncelikle çocuğunuza bir oda ya da oyun oynaması için bir köşe ayarlamanız gerekir. Burada çocuğunuz kendi eşyalarını ister kırsın ister dağıtsın, çünkü o mekân kendisine ait olacak. Duvar ya da kapıya büyük resim kâğıtları asarak onlara resim yapmasını isteyebilirsiniz. Böylece evin değişik yerleri boya ve kalemle kirletilmemiş olacaktır.
Keyifli Okumalar :)
En kısa zamanda birebir Çocuk Gelişimi seminerleri yapacağım :)