28 Aralık 2013 Cumartesi

Anne-Baba Eğitimi

Anne-Baba Tutumları kitabından size en beğendiğim bölümleri paylaşacağım. Öncelikle bende birkaç şey söylemek istiyorum.
Çağımızda artık sadece anneler çocuklarıyle ilgilenmiyor babalarımızda bu duruma dahil olmuş durumda ve onlarda eşlerine ellerinden geldiğince yardım ediyor.
Çocuğun tutumlarında Anne ve Babanın rolü çok büyüktür. Çocuk belirli bir yaşa gelene kadar Anne ve Babasını rol model alır.

Çocuk, yaşamının ilk yıllarında dış dünyayı anne ve babasının
gözlüğüyle görmeye başlar. Bu nedenle anne babanın
dünya görüşü, değer yargıları ve inançları, çocuğa
olduğu gibi yansır.
Çocuklarına sağlıklı bir model oluşturamayan anne ve babalar, çocuklarının karakter hamurlarının
yanlış şekillenmesine zemin hazırlarlar.
 Eğer Anne ve Baba tutarlı davranışlar içerisinde çocuğunu büyütüyor ise geleceğe çok güzel bir nesil gelecektir..

Birazda kitaptan bahsetmek istiyorum;


1. Anne Baba Eğitiminin Önemi


Doğumdan itibaren çocuk, etrafını saran fiziksel ve
sosyal çevreyle uyum savaşı verirken, bu çabasında en büyük
desteği anne ve babasından alır. Kendini ifade edebilmeyi,
kendi kendini yöneten (otonom) bir birey olabilmeyi
ailesinden öğrenir. Özellikle anne-baba, çocuğun
kişiliğinin oluşumunda temel rolü olan özdeşim modelleridir.
Çocuk bu özdeşim modellerini kendine örnek alır
ve âdeta onların yaşam biçimlerini taklit yoluyla öğrenir.
Bu öğrenme süreci içinde, onun, sevgiye, güvene yani
çevresindekilere inanmaya, bağımsızlığa, başka bir deyişle

büyüdükçe bazı şeyleri kendi başına yapabilmeye ihtiyacı
vardır.
Küçük yaştan itibaren çocuğa; yaşına, yeteneğine ve
cinsiyetine uygun görev ve sorumluluklar verilmezse, güven
duygusu pekiştirilmemiş olur. Bu da çocuğun bağımlı
ve beceriksiz bir birey olmasına sebep olabilir. Çevresine
güvenmezse, aldatan, yalancı bir kişi; arkadaş edinemeyip
yalnız kalırsa, içine kapanık, sessiz ve hayal dünyasında
yaşayan bir çocuk olabilir.

Anne ve babaların, çocukların ihtiyaçlarını dikkate
alabilmeleri için, doğumdan başlayarak onlarla iletişim
kurmaları gerekir. Bu iletişim, doğumdan sonraki ilk saatlerde
başlayan fiziksel beraberlik ve ona bağlı olan duygusal
doyumla kurulur. Annesinden meme emen bebek,
onun beden sıcaklığını ve ten kokusunu hissederken, aynı
zamanda ihtiyacı olan duygusal besiyi de almakta ve iletişim
ağının temelleri bu ortamda atılmaktadır. Böyle ihtiyaçların
tümüyle karşılandığı bir ortam, aynı zamanda
çocuğun kendine ve çevreye olan güveninin oluşmasına
yardımcı olur.





Çocuk soru sorarak öğrenir. Çocuklar 2-3 yaşlarından
başlayarak yetişkinleri soru yağmuruna tutarlar. Bu sorulara
cevap “Bilmiyorum.” olabilir. Önemli olan, soruları
duymamızdır. Eğer dinlemiş, soruyu duymuşsanız bu, çocuğu
dikkate aldığınızı, onu önemsediğinizi, aynı zamanda
onun konuşmasını uygun gördüğünüzü belirtir. Bu da
ilişkiyi kolaylaştırır. Demek ki çocuğu dinlemek, onu duyarak,
ne demek istediğini anlamaya çalışmak demektir.